Özel Teklif
İlk alışverişinize özel %10 indirim
Sabah güneşiyle toplanan zeytinlerin, gün batmadan önce yağa dönüşmesi… Granpa’nın şişelerinde gördüğünüz o derin yeşilin, içeriğindeki sır soğuk sıkım oluşu.
Zeytinyağı alırken çoğumuzun dikkat ettiği birkaç detaydan biridir bu ifade. Ama “soğuk sıkım” sadece teknik bir tanım değil; bir anlayışın, bir üretim felsefesinin göstergesi. Lezzetin ve doğallığın nasıl korunduğunun en basit ama en etkili cevabı.
Soğuk sıkım, zeytinlerin hiçbir ısıtma işlemi uygulanmadan, maksimum 22°C sıcaklıkta, tamamen mekanik yöntemlerle yağa dönüştürülmesidir. Bu yöntem, zeytinin içindeki doğal vitaminleri, polifenolleri (antioksidan bileşenler) ve tat notalarını karakterini kaybetmeden korunmasını sağlıyor.
Oysa yüksek sıcaklıklarda yapılan işlemlerde, verim artsa da zeytinyağının yapısı zedeleniyor. Tat profili düzleşiyor, besin değeri azalıyor, yağın doğaya olan bağlılığı kopuyor.
Granpa’nın soğuk sıkım tercihi, işte burada farklılaşıyor. Çünkü bizim için mesele sadece yağ çıkarmak değil; doğanın sunduğunu en saf haliyle koruyarak sofralarınıza ulaştırmak. Granpa’nın üretim yolculuğunda bu yöntem yalnızca bir tercih değil, bir vazgeçilmez...
Soğuk sıkım zeytinyağının tadı daha meyvemsi, daha dengeli oluyor. Damakta kendini hissettiren bir dolgunluk, burnunuza gelen yeşil meyve ve çimen notaları… Bazılarımız için bu, çocukken ekmeği bandığımız o ilk tabak; bazılarımız için ise Akdeniz’e açılan bir akşam sofrası adeta…
İşte bu yüzden, Granpa'nın yağlarında bu yöntemle elde ettiğimiz karakteristik tat profili, hem geleneksel tariflerde hem de modern mutfaklarda eşsiz bir uyum yakalıyor.
Hasat zamanı geldiğinde, zeytinlerimizi tam zamanında topluyor, birkaç saat içinde sıkıma alıyoruz. Bu tazelik, yağın tüm doğallığını korumasını sağlıyor. Sürecin her adımını kendi kontrolümüzde yapıyoruz; çünkü şeffaflık, markamızın temel taşı...
Zeytin ağacı sıradan bir bitki değil... Kimi zaman bin yılı aşan ömrüyle bir nesilden diğerine aktarılan bir yaşam formu. Toprağı tanır, iklimi tanır, zamanı tanır. Bu ağaçlar, bir toprak parçası üzerindeki hafızayı taşır aslında. Bu yüzden bizim üretim anlayışımız “yaşayan bir sistem”. Ne ağaca, ne toprağa, ne de emeğe zarar vermeden üretmek bizim için bir zorunluluk değil, bir borç.
Her şişede yalnızca zeytin değil; geçmiş, emek ve doğayla kurduğumuz derin bir bağ var. Granpa’da bu bağdan doğan her damla, sofralara bir hikaye taşıyor.